BABA…!
Bir kış gecesi bitmek üzeredir ve güç bela uykuya yeni kapanmış gözlerin kötü bir sese açılır. O ses bedeninin her hücresini lime lime eden bir sestir. Ama sen her zamanki kâbuslardan biridir deyip başta anlamazsın hiçbir şeyi. Birazdan uyanırım ve bir yudum suyla geçip gider bu lanet kâbusum dersin. Zaman ilerler fakat bitmek bilmez kâbusun. Ne var ki umudunu sürdürürsün. Bitecek dersin bu kahrolası rüya. Az daha sabret, geçecek dersin. Bu arada göğsünün hemen altında bir ağırlık hissetmeye başlarsın. Ne menem bir şeyse artık, bir yumru gibi yerleşmiştir göğsüne o ağırlık. Nefesini kestiği için atmaya çalışırsın o yumruyu. Derin derin soluklanmaya çalışırsın ama her soluğun yüzünde bir yanma ve burnunda bir sızlama oluşturur. Bilirsin ki bu bir gözyaşı tufanıdır ama o tufan bir türlü kopup da taşmaz dışına. Yaktıkça yakar içini. Gel gör ki birazdan bitecek dediğin kâbusun da uzadıkça uzar. Sonra o kadar gerçeğe bürünür ki o kâbus, sanki her şey gerçeğin de ötesindedir. Ve ellerine bakarsın; ellerinde bir tabut ve tabutun içinde kocaman bir kundak…
İşte tam da o an yetimliğe ilk adımını attığına inanmaya başlarsın. İster bir çocuk ol istersen en kocamanından bir insan, erir bedenin, iki büklüm olursun. Ne fukaralığın kefareti yetişir imdadına ne de zenginliğin burnunun ucunu bile göremeyen haşmeti. Tüm bunları yaşayarak akşam edersin. Başını yastığa koyarsın ve yine de içinde küçük bir umut vardır o gecenin uykusundan. "Uyanırım ve belki de gerçek değildir" dersin. Sıkı sıkıya kapatırsın yaşı bir türlü dinmeyen gözlerini. Gözlerini o kadar sıkarsın ki cehennem kızıllığına döner. Ve nihayetinde sabah olur. Bir umutla açarsın geceden kızıllığı giyinmiş gözlerini. Pencereden bakarsın dışarıya ama nafile. Gün, dünden kalma siyahlığını iki kat sermiştir üstüne. Daha da beteri evin içinde bir ölüm kokusu dolaşmaktadır. O koku seni gizliden gizliye seven "Kişinin" artık olmayacağını anlatmaktadır sana.
O kişi babandır. Dünyanın en büyük dağını teslim etmişsin demektir toprağın merhametine. Düşünsenize, koskoca bir dağ sığar mıymış hiç küçücük bir çukura? Sığarmış işte! Ve her ne kudrete sahip olursan ol, o andan sonra ismin yalnızca yetimdir artık!
Aslında bir tek babanı gömmemişsindir toprağa. Çocukluğunu da gömmüşsündür o toprağa. Esas büyümek de yetim kaldığın o andan sonra başlar ya. Büyüdükçe büyürsün; ta ki bir gün sen de arkanda bir yetim veyahut bir öksüz bırakıncaya kadar büyürsün. Ve en son ise baban için şu cümle dolaşır durur yüreğinin en derinlerinde: "Bir gün bir yerlerde buluşmak dileğiyle…"
"İNNA LİLLAHİ VE İNNE İLEYHİ RACİUN"
Allah mekanını cennet eylesin.