Bu yazıya niyetlendiğimde fark ettim ki bir aydan bir eksik gün geçmiş son yazıdan bu yana.
“Yarısı söylemekse hayatın geri kalanı da yazmaktır.” demişti oysa, adı neydi, şimdi hatırlayamadığım bir bilge.
Susmuşum öyle…
Sustukça susamışım.
Bu günü de sayarsan tastamam otuz gün yazmamışım.
Yazaydım iyiydi ya yazamadım işte.
Medar-ı maişet kavgası,
İş güç, çoluk çocuk,
Yoğun bir adamım aga diyesim var da inanma.
Niyesi belli.
Bilgisayarım bozuktu.
Bu doğru.
Ama elim ayağım da soğuktu.
İçimdeki sevinç göçmüştü son kuş katarıyla.
Bir uyuşukluk ki sol yanımda, sorma.
En son sevdalandığımda böyle olmuştum, çok uzun seneler önce.
Belki yirmi, otuz belki.
Şimdiki gibi
İsteksiz, iştahsız,
İçim çekilir gibi.
Sevda da böyle bir şeydir emmi.
Bir yanık kokusu genzinde,
Bir solukluk benzinde…
Ha düştü ha düşecek tek damla yaş gözünde
mi
Gönlünde mi,
Orası belli değil işte.
Bir türkü söylesem karşıki dağlar üstüne,
Karşı yatan kara dağlar ses verse.
“Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi…” diye başladığında şair, ne yakmışsa, nasıl yakmışsa içini öyle…
Kan atan,
Kanatan.
Duyduğun, duyuramadığın,
Gönlünü doyuramadığın bir sevdadan çıktığında nasıl dilsizsen,
Elsiz ayaksızsan nasıl
Henüz bedeni soğumamış taze bir ölü gibi.
Sevdadan yeni çıkmış gibi…
Kaç sene oldu bilmiyorum,
Belki yirmi, otuz belki.
Kendimi öyle hissediyorum şimdi.
Oysa ne kadar çok şey var yazacak.
Kaşıkçı cinayeti mesela…
“Gitti gelmez ol muhannet” diyen Erzurum türküsündeki gibi.
Adam büyükelçiliğe bir gitti…
Gidiş o gidiş.
Söyleyenin yalancısıyız:
Adam İslamî usullere göre kesilmiş(!)
“İyi de nerde bu adamın eti, kemiği derisi?”
diye sorma, bu hikayenin yok gerisi.
Sonra “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var”dı.
Şimdi bir de İran’a uygulanan ambargoya karşın petrol muafiyetim var.
Bizim çocukluğumuzda bir araba markasının modellerinden birine çok benziyordu adı.
Afili, sosyetik, pek bir havalı…
Aslında olmayan kriz fırsata çevrilince,
O kararname bu yasa devreye girince,
Büsbüyük bir ekonominin tanımı olacaktı.
Ama koca koca şirketler ya SOS çekti ya battı.
İşte o vakit anladık nedir konkordato.
Bunu da yazabilirdim mesela.
“Her Ülkücü bir lider!” deyu karşı gelip düzene,
Bizim mahallenin abileri, emmileri çığlık çığlık bir iyilik hareketi başlatmışlardı ya hani.
Atıldılar, satıldılar, ortada kaldılar iyi’ce (!)
Bunu da yazabilirdim mesela…
Girmezdim ama şeref alıp verme konularına…
Ama emmi,
Kötü hissediyorum kendimi.
Böğrümün sol yanına bıçak saplanmış gibi.
Belki yirmi, otuz belki
Çok önceki senelerde olduğu gibi…
Yazasım yok,
Yeter gayrı.
NOT: Bu yazı bir şiir değil.
Öyle oku, nesir gibi.
Ukala tavırlarla: “Okudum ama bu şiirini de beğenmedim abi”
Deme. Söverim inan ki.
Recep DUYMAZ 6 Yıl Önce
Süpersin dostum... Kalemine, yüreğine sağlık...
Zafer yildirim 6 Yıl Önce
Yok yok beyenilmezmi cok beyendim aynı benim tayfamın yazısı gibi olmuş bu kez HİİİC DARLANMA ARKADAŞ SENDE BİZDENSİN evet o gözler alevden
Mahmut OĞUZ 6 Yıl Önce
Hey gidi Zeki Ağabey HEEY
Zeki Kılıç 6 Yıl Önce
Buyur gardaş. Hayırdır, niye efkarkandın?