Esasında bu dünyanın sadece birer sakini olan bizler, sonu ya cennet yahut cehennem olacak bir mekanın adaylarıyız. Varlığına anlam yüklendiği, kulluk yürüyüşüne bir amaç belirlendiği ve hayatında başıboşluğa yer bırakılmadığı için hepimiz beşeriyetten insaniyete yol almaya birer adayız. Milyonlarca varlığın arasında akıl, irade ve konuşma gibi ikramlara layık görüldüğümüzde ilan etmişiz adaylığımızı. O vakit suale, “bela” deyip “Rabbim sana kul olmaya adayız!” demişiz. Ve her gün defalarca “İyyâke na’budu” yalnız sana kulluk ederiz/edeceğiz diyerek kula kulluğa karşı olma adaylığımızı yineliyoruz.
Birileri ısrar ve inatla tüm dünyayı harabeye dönüştürmeye çalışsa da, her zaman büyük bir özveriyle yaşadığım yeri güzelleştirmeye... Yeryüzünü ifsat edenlere, varlığı imha edenlere karşı bir başıma da kalsam hayatı imar ve ihya etmeye adayım.
Haksızlık ve zulüm kimden gelirse ve kime yapılırsa ayrım yapmadan karşı durmaya, hakkı ve adaleti kim muhafaza edip uygulayacaksa yanında olmaya… Söylenen sözün, yapılan eylemin sahibine göre değil, her zaman sahihliğe bakarak konumumu belirlemeye adayım.
Kıstasım, temayül yoklamalarında kurulan sandıklarda sıralamaya girmek veya masabaşı anketlerde önde görünmek değil, kıt kanaat kaynayan ocaklarda toplayabildiğim dualardadır… O yüzden, şatafatlı kalabalıklara, grand tuvaletli toplantılara, bol kepçeli zengin menülü mekânlara değil, samimiyet ve sadeliğin kokusunun tüttüğü sofralara adayım.
İşlerini ahbap çavuş ilişkileriyle yürüten, rakiplerini tezgah kurarak düşüren, kazanmak için her yolu mubah gören masa, kasa ve nisa tutkunlarının kokuşmuş ilişkilerden uzak durmaya adayım.
İnsanın elindeki her makam, mevki, unvan ve statünün geçiciliğini unutmayarak elinde varsa bir imkânı hakkaniyetle kullanmaya... Kalıcı değerler olan bir yetimin kalbindeki sevgiyi kazanmaya, bir mağdurun sıkıntısını gidermeye ve bir mazlumun duasında yer almaya adayım.
Kendilerini popüler olma sihrine, gündemde kalma takıntısına, hırsa ve ego savaşlarına kaptırıp kişilik ve kimliğinden ödün verenlerden… Sahip oldukları yetkilerin geçiciliğini unutup çıkarı için kin ve husumetle insanlara tahakküm etmeye çalışan arsızlardan yüz çevirmeye adayım.
Dillerin yalan, hakaret ve iftiraya, kalplerin kin, nefret ve öfkeye yuva yapıldığı bir toplumda muhataplarımızla hikmetli sözlerle konuşmaya, şefkat ve merhametle muamelede bulunmaya adayım. Çalma ve çırpmaya, kayırma ve kaytarmaya, yalan ve yanlışa, torpil ve toleransa hiçbir zaman rıza göstermemeye adayım.
İlişkilerin bencilliğe, birlikteliklerin menfaate endekslenip sözde aynı davaya inananların bile çıkar çatışmalarında ayak oyunlarına başvurduğu bir zamanda, pazarlıksız dostluğa samimi yoldaşlığa adayım. Davalarını pazarlıklara, ideallerini konjonktürlere, ilkelerini menfaatlere göre belirleyip günün adamı olma basitliğine düşenlerden uzak durmaya adayım.
topraklardaki her türlü etnik, dini, kültürel farklılığa sahip insanların karşılıklı saygı içinde yaşadıkları müddetçe aslında bunun bir zenginlik olduğunun farkına varacağı bir bilincin oluşması için gayret etmeye adayım.
İnsanlığın ortak değerlerini yarınlara taşımak için muhafaza edecek, kamunun malını aziz bir emanet bilecek, işlerinde istişareyi, işleyişinde liyakat ve ehliyeti gözetmeyen anlayışlardan yüz çevirmeye adayım.
Serveti elinde tutup gözlerini biriktirme hırsı bürümüşlerden, adil paylaşımı engelleyip kendilerini efendi, ötekilerini köle görenlerden ve bu düzenlerinin hep sürmesini isteyenlerden beri olmaya adayım. Konformizmin ruhları çürüttüğü, popülizmin başları döndürdüğü, sanal alemin benlikleri ele geçirip omurgasızlığın yaygınlaştırılmaya çalışıldığı kötü gidişata karşı durmaya adayım.
Herkes için adalet ve merhametin istendiği; toplumu bir arada tutan kader ve keder birlikteliğinin olduğu; sokakları vicdanlı insanların, şehirleri dert sahibi adamların omuzladığı bir mücadeleye adayım.
Tabi bir de;
Aksattığım ibadetlerimden, ertelediğim sorumluluklarımdan, savsakladığım hak mücadelemden dolayı tövbe edip Rabbim’e daha iyi bir kul olmaya adayım.
veya bilmeyerek ihmal ettiğim dostlarım ve arkadaşlarım, hukukunu muhafaza edemediğim akraba ve komşularım varsa eğer, helallik dileyerek yeniden onların güvenini kazanmaya adayım.
Farkında olmadan yüreklerinde burukluk oluşmasına sebep olduysam eğer canım annem ve babamdan af dileyerek onlara daha iyi bir evlat olmaya adayım.
Sabırlarını zorladıysam eğer eşimden ve çocuklarımdan, kalbini kırdıysam kardeşlerimden ve ailemden anlayışlarına sığınarak ailem için daha iyi bir birey olmaya adayım.
Bireysel ve toplumsal kurtuluşumuz için; yıkılan kardeşliği ayağa kaldırmaya, bozulan ahlak ve erdemi diri tutmaya, yok edilen doğruluk ve dürüstlüğü yeniden hayata geçirmeliyiz diyen her erdemli insan gibi bu bilinci yaymanın çabasına adayım.
Sonuç olarak hayatımın her anında nerde bir haksızlık görsem elimle, gücüm yetmezse dilimle ona da gücüm yetmezse kalbimle buğz ederek haksızlıkla mücadele etmeye yani insan olmaya ve Müslüman kalmaya adayım.
Rabbim, bu fikir, düşünce ve inançla yaşamaya gayret edenleri utandırmasın ve karşılaşacakları tüm engelleri sabırla aşma kararlığı versin.
Unutmadan! Bu yolda aynı ideal ve amaçları benimsemiş hiç kimse birbirine rakip değil aksine refiktir (dosttur, arkadaştır.)
Peki, sen de aday mısın?