Merhaba sevgili Ağrı Halkı..
Aket Genç kalemler olarak yeni bir konsept geliştirip,haftanın bir gününü ilimizde görev yapan “YERLİ” kurum müdürlerimize ayırmak istediğimizi sizlerin huzurunda beyan etmek istiyorum.
Bu hafta kaleme alacağım isim Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Müdürü Cevdet Taşdemir..
Ağrı Eğitim ve Araştırma hastanemizin birçok problemi olduğunun sizler gibi bende farkındayım. Her daim problemleri dile getirmeye devam edeceğimizi,toplum olarak eksik olan durumları daima kaleme alacağız.
Ama bugün benim sizlere anlatmak istediğim bir şey var..
Daha doğrusu bir derdim,dert edinmişliğim var..
Bugüne kadar ilimize,dışarıdan sayısız kurum müdürü atandı. Kimi için burası bir zıplama tahtası,kimisi içinde görev süresini doldurup emekliliğe göz kırpılan bir şehir oldu.
Çok azı aklımızda kalmıştır. Ya da çok azı yaptığı hizmetlerle gönlümüzde taht kurmuştur.
“Herkes gider yine biz bize kalırız” sözünü,Ağrı ilimizin fazlasıyla temsil ettiğini düşünüyorum.
Gerçekten’de cenazelerimizin,düğünlerimizin ortak olduğu bir şehirde,bizim bizden başka kimsemizin olmadığını yıllarca gördük ve görmeyede devam ediyoruz..
Ha bu arada yerli demişken,iyi ve kötü yerliyide ayırt ederek,hizmet eden ve hizmetten yoksun yerlinin ayrımını da yaparak başlamak istiyorum satırlarıma..
Ağrı Eğitim ve Araştırma hastanesine giden her vatandaşımızın,Cevdet Taşdemir’in odasına rahat bir şekilde girdiğini,meramını dile getirirken güler bi yüzle karşılandığını,çayını yudumlarken işlerinin ivedi bir şekilde çözüldüğünü bilmeyen yoktur heralde..
Bu arada bilen bilmeyenlere anlatırsa,kendi insanımıza sahip çıkabilme ağımızıda bir o kadar geniş tutmuş oluruz.
Bir ara Cevdet Taşdemir’i ziyarete gittiğimde,yahu müdür bey hiç hastane müdürü gibi tavır takınmıyorsunuz diye şakayla karışık bir cümle kurmuştum.
Evet dedi;ben zaten kendimi hastane müdürü olarak görmüyorum ki, her şeyden önce zaman mefhumu gözetmiyorum,beni gecenin bir yarısı arızalanmış bir asansörün içinden çıkarken görebilirsiniz,ya da musluğu kırılmış bir lavabonun başında.Suları boşa akan lavaboların musluklarını kapatırken dahi görebilirsiniz,hiç bir şey olmazsa bile Ağrılı bir vatandaşımızın akşam saatlerinde acile getirdiği bir hastasının başında,sağa sola koştururken dahi görebilirsiniz.”
Gerçekten de öyleydi. Odasında otururken telefonları susmak bilmiyordu. O an şunu farketmiştim,gelen her telefona cevap veriyordu. Cevap veremedikleri olursa eğer mutlaka geri dönüyormuş. Bulunduğu makamın ağırlığını,vatandaşlarımıza hizmet etme olgusuyla pekiştirmiş,gücünün yettiği kadarıyla da her vatandaşımıza koşmayı kendine şiar edinmişti.
Şimdi soruyorum sizlere?
Cevdet Taşdemir’in bulunmuş olduğu makamda acaba başka bir isim olmuş olsaydı,biz Ağrılı vatandaşlar olarak bu kadar sağduyulu ve empati dolu bir yaklaşım görebilecek miydik?
Hiç sanmıyorum!!
Bırakın odasına gidip meramımızı anlatmayı,hastane içerisinde bile göremeyecektik.
Çünkü bu şehir koltuğuna yapışan ve insanlara tepeden bakan bir çok müdüre şahitlik etti..
Her neyse..
Sadece Ağrılı vatandaşlarımıza bir nezaket barındırmadığını’da gördüm. Hastanede çalışan,çoğu zaman hepimizin görmezden geldiği ya da görmediği emekçilere de aynı nezaket tavrını gösterdiğine ve bu insanları sadece çalışan olarak değil mesai arkadaşları olarak benimsediğini anladım..
Hastanede herkes onu çok seviyordu..
Kendisinden habersiz,hastane emekçileriyle konuştuğum zaman,hepsinin gönül rızasını kazanmıştı.
Bence de öyle olunmalıydı. Nitekim oturulan koltuklar kendilerinin değil,halkın malıydı.
Halkın sahibi olduğu bir koltukta mütevazi olmak bana göre çoğu müdürün,amirin örnek alması gereken bir durumdu..
Sevgili Ağrılılar. Sevgili hemşerilerim..
Bizi bizden olan anlıyor. Bizim acılarımıza şahitlik etmiş,sevinçlerimizi paylaşmış kişiler anlıyor.
Şehrimizin en büyük sorunu birbirimizi benimseyememek,içten içe haset duymak..
Sonrasında ise başımıza gelen her musibette bir günah keçisi seçip ona bir nevi zulmetmek..
Aranızdan ilk taşı en günahsız olan atsın desem,biliyorum ki çoğumuz olduğumuz yerde kalacağız.
Demem o ki hepimiz insanız,hepimizin eksiklikleri var..
Bence bizlere düşen birbirimizi eksikliklerimizle sevmek,varsa eksikliğimiz bunu nezaket sınırları içerisinde dile getirmek.
Biz Aket gençliği olarak şehir milliyetçiliği yapmaya ve şehrimizin yerlilerini savunmaya devam edeceğiz.( Hizmet ehli olanları tabiki)
Sakın yanlış anlaşılmasın!!
Şehrimize dışarıdan gelmiş müdürleri de benimseyeceğiz.. (Yeter ki hizmet etsinler,üretsinler)
Evet Ağrılılar, bu yazımızı okuyanlar. Cevdet Taşdemir’in odasına gidin ve bir bardak çayını için.
Bizden de selam söyleyin..
Kendi insanımıza sahip çıkmaya davet ediyorum sizleri..
Unutmayın bizler birbirimize sahip çıkarsak,hiç kimse aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..
Sloganımız”Ağrı Kendi insanına sahip çık” olsun..
Sizleri umut dolu yüreğimle selamlıyorum.
Allah’a emanet olun..