Nasrettin Hoca Aramızda..

Güner abi ile balkonda karşılıklı oturmuş tabaktaki elma dilimlerinden daha çok götürebilmek için birbirimizle yarışırken bir taraftan da sokakta veletlerin maçına aramızda bahis yapıyorduk.
Abi dedim bak yanlış anlama Sefa'nın yanında ayrılıp idareten bana sığındın eyvallah, ama üç aydır gitmiyorsun.
Geçen ev sahibi yolumu kesti hem kira vermiyorsun hemde eve mülteci doldurmuşsun dedi.
Güner abi, tamam lan yemedik ya evini gidicez elbet, ama şu an Sefa'nın yanına gitmem için siyasi zemin buna müsait değil. Bi yerden para bekliyorum gelsin Sefa'ya o çok istediği Beldesan bisikleti hediye edip gönlünü alıcam az sabret dedi.
Ben yine gitmeyeceğini anlamanın hüznüyle abi dedim Moğolların Ağrı'yı soğuk ikliminden dolayı işgal etmekten vazgeçtiği günden beri bi yerden para bekliyorsun hiç geldiğini görmedik derken kapı zili çaldı.
Abi kesin ev sahibi nüfus sayımına gelmiştir açmayalım dedim.
Güner abi yok be gündüz sen yokken altı numaradaki Nasrettin Hoca geldi Helise  yapıcam sizde büyük kazan varmı dedi, bende senin antika kazanı vermiştim onu getirmiştir diyince, beleş Helise de gelmiştir o zaman Helise seviyoruz ama, beleş daha cok seviyoruz diye birlikte kapıya koştuk.
Kapıyı açınca Nasrettin Hoca karşımızda kucağında küçük boş bir kazanla hayallerimizi bıçakladı.
Güner abi buyur hoca efendi ne lazımdı diyince
Hoca elindeki boş kazanı uzatarak sabah sizden kazan almıştımya hah işte o kazan doğurdu. sizden aldığım benim işimi görüyor yavrusunu getireyim dedim sizin kazanın yavrusu sonuçta.
Ben şaşkınlıkla önce acaba binada gaz kaçağımı var diye ortamı kokladıktan sonra, aman hocam bizimle dalgamı geçiyorsun kazan hiç doğrurmu  diyince Güner abi sussana lan diye dürtüp sağol hocam işin bitince annesini de getirirsin sana zahmet diyip kapıyı hızlıca kapattı.
Lan niye uyandırıyorsun adamı belliki ilaçlarını almayı unutmuş bu kazanı bakırcıya okutur bir haftalık ganyan ve Sofinin yerinde bir buçuk döner masraflarımızı çıkarırız dedi.
Yaşlı bir amcayı dolandırmak pek aklıma yatmadı ama Güner abinin aylık bütçemize açtığı derin boşluğu düşününce ses çıkarmadım Allah affetsin.
Ertesi gün yine kapı çaldı Nasrettin Hoca yine kapıya dayanmış ama bu sefer eli boş ve hüzünlü bir hali vardı
Ben hocam hayırdır diyince Nasrettin Hoca evlatlarım sizin doğuran kazan vardıya dedi.
Öyle diyince Güner  abi balina gibi yayıldığı çekyat dan ok gibi fırlayıp yinemi doğurdu bizim kazan hoca dedi.
Nasrettin Hoca yok evladım, sizin kazan dün akşam sizlere ömür maalesef öldü dedi.
Ben ulan ne dönüyor bu apartmanda bodrumda kaçak rakı imalatımı başladı herkesin kafa bi milyon diye düşünürken Güner abi kızgın bir ses tonuyla.
Hoca hoca sen ne anlatıyorsun Kazan hiç ölürmü yahu dedi.
Nasrettin Hoca da durur mu, kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun diye yapıştırdı suratımıza cevabı.
Güner abi  sen bizimi koparıyorsun lan gel buraya nerede bizim kazan diye yakasına yapıştı.
Ben araya girip abi deden yaşında adam ne yapıyorsun dedim ama o arbede de üçümüz birlikte merdivenden yuvarlanıp alt katta öğrencilerin kaldığı dairenin kapısına yığıldık.
Gümbürtüye kapıyı açan öğrenciler üçümüzü üst üste görünce şaşırdılar sonra gözlüklü olan olum bunlar yağlı güreş mi yapıyorlar dedi
Diğeri yok lan Nasrettin Hoca bu hocayı dövüyor bu adiler diye bağırınca bir artı bir daireden bizim mahalle nüfusu kadar öğrenci çıkıp bize daldılar.
Ben de   bir müddet sonra dayaktan his kaybı başladı. en son hatırladığım Güner abiyi çiğ köfte gibi yoğurup tavana atıyorlardı.
Olaydan sonra evden atıldık Güner abi Sefa ile barışıp eve dönünce ben sap gibi ortada kaldım. O öfkeyle de ilk gördüğüm yerde Güner  abiye daldım önemli uzuvlarına ciddi anlamda zarar vererek hapse girdim.
Günersiz ve huzurlu bir hayat Sıcak mekan bedava yemek oh mis gibi...