Mukadderat mı dersiniz yoksa başka bir şey mi bilemem ama çocukken birçoğumuz ölümün ne olduğunu Erzurum yollarından öğrenmiştik. Ne zaman ki amansız bir derde düşsek, soluğu Erzurum yollarında alırdık. Yetiştirirlerse hastayı Allah razı olsun derdik, fakat yetiştiremeyip yolda canını verenlere ise sadece Allah rahmet eylesin derdik. Ne var ki biri de kalkıp demezdi ki neden Erzurum yollarındayız! Niçin o yollara düşürüldüğümüzü zerre dert etmezdi kimseler. Ve böylelikle kabullenmiştik yazgımızı. Yani evimizden tarlamıza giden yol gibi sıradan, ama yine tarlamıza giden yol gibi mukaddesti Erzurum yolu. Ve bundandır ki, o gün bugündür Erzurum yolları o hatıralaradan dolayı kimilerimiz için garba giden en zor seyahat olmuştur. Hele ki serde yoksulluğun amansız çaresizliği varsa daha bir çekilmez olurdu o yollar. Her dakika hatta her saniye bir kez daha ölmek demekti o yollara fukara olarak düşmek. En çok da geri dönüp dönememek koyardı insana. Çünkü pek azımız geri dönebilmiştik. Öyle ki Erzurum'a gönderilmek demek umutların azalması demekti. O kadar korkutucu bir yoldu anlayacağınız. Esasen umutsuz olduğu kadar umutlu da bir yolculuktu. Çünkü evinde günler boyu Kur'an okunup ölmeyi beklemekten daha bir ümitliydi. Hele ki bir de kışın ortasında hasta düşmüşsen yatağa, ta yaz başına kadar başında Kur'an okunduğunu görmek herkesin ölmeni beklemesi demekti. O yüzden yazması başında, eli Kur'an tutan analarımızın karlara bata çıka gittikleri hasta evinin yolundan daha bir ümitliydi Erzurum yolları. Dedim ya hele ki tüm zemheri boyunca otuz cüz defalarca okunmuşsa ölüm döşeğinde, ama yine de ölmemişsen, belki Erzurum yolları o zaman nasip olurdu sana.
Böyle böyle büyüdük Erzurum yollarında. Lakin bizler büyüdükçe, Erzurum da büyüyor, yüceldikçe yüceliyordu gözlerimizde. O şehir herkesin aman dilediği bambaşka bir âlemdi zira. Bizler için yaşamın ölüme dokunduğu en hassas noktaydı o âlem. Gelin görün ki yavaş yavaş akleder olduk o yollara neden düşürüldüğümüzü; ve hatta o yollarda neden can verdiğimizi sorar olduk. Bizim sorularımız büyüdükçe köyümüz yahut şehrimiz de bizimle beraber büyüdü mü bilemem ama, en azından Erzurum yollarında ölmeyi marifetten saymamayı bilmiş olduk. Bunu neden daha önceleri bilmediğimiz için az biraz ah ettik elbet kendimize. Ama kendimizi haklı çıkarmayı da yine o yollardan öğrendik. Ne de olsa Erzurum yollarından başka bir şey bilmemiştik ki bizler. Hem bizler memleketin en şarkında nöbet tutanlardık; nerden bilebilirdik ki Erzurum'un da sadece bir vilayet olduğunu!
Ama yine de gidebileceğimiz bir Erzurum'un olduğunu bilmek bile yaşamak için bir umuttu! Kalın sefa ile...
Asi 3 Yıl Önce
Bizi Erzurum yollarına düşüren siyasilere yazıklar olsun.