Birilerinin kadın programı olarak isimlendirdiği televizyon programlarından bahsetmek istiyorum bu yazıda. Hani şu, adamın baldızıyla kaçıp bir ev tuttukları, sonra hem adamın hem de o baldızın ayrı ayrı komşularıyla da kaçtıkları ve en sonunda ise hepsinin bir yere doluştukları programlar var ya, ha işte onları diyorum! Şimdi o programlardan bir kolaj aktardıktan sonra bir korkumdan bahsedeceğim sizlere!!!
Program gerilim filmi gibi müthiş bir jenerikle açılır. Sunucu, döpiyes kıyafeti içinde son derece ciddi ve mazbuttur. Elinde kalemi, önünde kağıtları, gözünde ciddi görünmek için taktığı yakın gözlüğüyle ekrana kilitler bizi. Sanırsın ki sene 1993 ve TRT spikeri Nermin Tuğuşlu ana haber bülteni sunacak. O derece harikulade bir ortam vardır yani. Sunucu öylesine sert bir girizgâh yapar ki, dizlerimizin üzerine çökeriz! Gerilim hat safhadadır! O da ne? Meğerse büyük gün gelip çatmış, haberimiz yokmuş(!) Kaçan kadınların bilmem kaç çocuğunun DNA testleri açıklanacakmış. Sunucunun elinde kocaman beyaz bir zarf. Herkes elini başına sarmış büyük bir stresle bu anlara tanık olacaktır. Ortada baba namzeti 10 küsür adam, sürekli kaçmış birkaç kadın ve o kadınları kaçıran adamların eşleri ile daha önce kaçırdıkları kadınlar diye uzayıp gidiyor liste. Ha bir de her niyeyse yoldan geçen birkaç kişi de stüdyoda! Alayı orada anlayacağınız. Bunların içlerinde niye orada olduklarını anlayamayan birkaç masum insan da var elbette. Onlar olayın daha çok başındadır ama. Niye buradayız diyorlar hâlen(!) Neyse, sunucu elindeki zarfı herkese sallar. 'Birazdan göreceksiniz' gibilerinden iyice korku salar etrafa. O kadar korkunç bir görüntüdür ki bu, ekran başında bazılarımız bile korkarız acaba çocuklardan biri bizim midir diye(!) Öylesine olayın içine sokarlar bizleri yani.
Nihayetinde sunucu zarfı açar ve bir kağıda bakar, bir de oturanlara. Kimse sunucuyla göz göze gelmek istemez. Ve tek tek okunur: Falan çocuk filanın, filan çocuk da falanın diye. Aman Allah'ım, çocukların anneleri, babaların kim olduğu konusunda doğru tahminde bulundukları için oynamaktadır keyfinden! Adamlar ise her ne hikmetse delikanlı olmuş ve nara atmaktadır: "Ben çocuğuma sahip çıkacak kadar adamım" demektedirler. Piyangodan ismi çıkmayanlar ise mutluluklarını belli etmezler asla. Olaydan henüz haberi olmayanlar da etrafa saf saf bakmayı sürdürürler. Biri bize bir şey anlatsın diye çırpınmaktadır zavallılar(!)
Tabi kimin kimle kaçtığı net olarak tespit edilemediğinden ikinci etaba geçilir. Bu defa ise hangi çocuk kimde kalacak meselesi çözülmelidir. Zira tüm memleket için meseledir artık bu konu. Bir tarafta biyolojik babalar, bir tarafta ise psikolojik babalar. Elbette biyolojik ve psikolojik kayınvalide, kayınpeder, elti, görümceler de cabası. O esnada tartışmalar artıyor. Herkes birbirine saldırıyor. Ama ortada o kadar çok kaçan var ki, hiç kimse kime saldıracağına net olarak karar veremiyor. Bazen karıştıyorlar haliyle, yanlış kişiye saldıranlar da olabiliyor. Sunucu olaya müdahale ediyor ve bağırarak diyor ki: "Sen niye ona saldırıyorsun? Asıl şuna saldırman gerekiyor." Ve sunucunun bu uyarısı üzerine yeniden saldırmaya başlıyorlar. Bu kez hedefleri tutturmuşlardır artık(!)
Ve nihayetinde program biter. Herkes hiçbir şey olmamış gibi birbirini alkışlamaktadır. Özellikle sunucu büyük övgü alır. "Sen bu memleketin medarı iftiharısın" söylemleri arşa çıkmıştır. Ne de olsa memleket için büyük bir iş yapmıştır(!) Ve bu yüzden göğsündeki şeref madalyasıyla şatafatlı yaşamına devam eder! Biz ise bu programları izleyerek astrofizikçi, karşılaştırmalı edebiyatçı ya da beynelmilel bir sanatçı olma yolunda bir adım daha atmışızdır(!)
Şimdi ironiyi bir kenara bırakacak olursak; bu programları yapanlara sesleniyorum: Amacınız nedir? Ben sizlerden korkmaya başladım. Bu kadar rezilce şeyleri topluma normalmiş gibi aktarmanızın arkasındaki sebep ne ola? Yoksa arka planda tıbbi olarak soybağı kurmanın normal bir durum olduğunu bu topluma yedirmeye mi çalışıyorsunuz? Ya da bir gen haritası mı çıkarma uğraşındasınız? Nedir derdiniz Allah aşkına? Bende bu millet adına bir paranoya oluşturdunuz. Çünkü sizlerin bu kadar saçma ve rezilce programlar yapacak kadar "NOKTA NOKTA" insanlar olduğunuza inanmak istemiyorum!!!
Kalın sefa ile…
Birisi 3 Yıl Önce
Bu kadar ayrıntı verediğinize göre siz de izlemissiniz belli.
Taner Yaşar 3 Yıl Önce
İşin özünde "Toplum Mühendisliği" yatmaktadır. Birinci nokta: Tarihimizin bizlere aşılamış olduğu yüksek bir kültür ve sınırı hala açıklanamamış bir maneviyatı olan bizlere, "Siz sandığınız kadar değilsiniz, işte siz busunuz" demektedirler. İkinci nokta: Köklü aile bağlarımızı ortadan kaldırmak istemeleri. Üçüncü nokta ise reel yaşamın birey üzerinde oluşturduğu arabesk duyguların düşünce ile birleşmesini önlemek. Gerçek olan ve toplumun odaklanması gereken hususlar, suni ya da gerçekliği oldukça şüpheli bir takım olay örgüleri ile örtbas edilmek istenmektedir. Sonuç olarak, amaç aynı rotaya ulaşmak olsa da her uçakta "V. I. P" kısımlar vardır. Ve ayrıcalığı belirleyen biletlere ödenen miktardır. Her zaman "V. I. P" yolcular bahsi geçen programları yapanlar, biz izleyenler ise en büyük ayrıcalığı cam kenarında bulut kümelerini daha iyi görenlerdir. Her ne kadar gözlerimiz açık olsa da ayakta uyutuyorlar bizi.
Ağrılı 3 Yıl Önce
Taner bey bunlar tabiki gerçek.siz de biliyorsunuz ki ensest bir Türkiye gerçeği.ığdır da rehber ogretmeni olan kuzenim akrabaların tacizi sonrası hep mahkemede sahitlik yapıyor çocuk.hatta aileden biri kuzenime ne dese begenirsiniz."ne gerek vardı hocam aramızda hallederdik."
Kim 3 Yıl Önce
Kim ahlak ve namus şövalyeligi yapiyorsa bilin ki en namussuzz odur!!!!
kar var 3 Yıl Önce
nokta noktasını bizim tamamlayalım :)