Ünlü İtalyan yazar Umberto Eco der ki; "Böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?" Onun bu cümlesini duyunca bazılarımız çok kızmıştır ona. Ne de olsa cümlede cehennem kelimesi geçiyordur(!) Ve ne de olsa cehennem kelimesinden sonra manalı bir soru işareti konulmuştur(!) İçimizden "tövbe, tövbe" demişizdir bu sözü duyunca. Buraya kadarı anlaşılabilirdi ama asıl hikâye bundan sonra başlamıştır. O bazılarımızın da bazıları tövbe çekmekle yetinmemiş, ardından da aklına ilk gelen küfürleri etmeye başlamıştır. E tabi birkaç kişi olmanın galeyanıyla küfürlerimiz el ele tutuşarak epey bir ilerlemiştir! Eco'nun bütün sülalesini şöyle bir dolaşmışızdır. Adamın kimi var kimi yoksa bir yoklama çekmişizdir. Hızımızı alamayıp bunun gibi sözler eden tanıdığımız birkaç zındık yerli yazar varsa onların da şöyle bir kulağını çınlatmışızdır(!) Ve sonra girmişizdir derin bir sohbete etrafımızdakilerle. Nasıl bir psikolojiyse artık, Eco gibilerin hepsini önce bir sırat köprüsünden düşürmüş, sonra da cehennemde bir güzel yakmışızdır(!) Ama bununla da yetinmemişizdir. Hızımızı iyiden iyiye artırıp, utanmadan kendimizi de cennetin güzel bir yerine göndermişizdir(!) Ve sonsuza dek onlar yanmış, biz ise sırf bu sözden uzak durduğumuz için ebediyen cenneti garantilemişizdir kendimizce(!)
İşte uydurduğumuz böylesi alternatif bir dünyada epeyce yaşadıktan sonra bir de baktık ki, ne görelim? Adamın bu sözünde başka kelimeler de varmış. Mesela, adam "korkunç" demiştir, mesela "dünya" demiştir ve daha da önemlisi "korkunç bir dünya" demiştir. Bu kelimeleri görünce şöyle bir elimizi çenemize götürdük ve "Ya bu adam başka bir şey demiş sanki!" gibilerinden kimseye çaktırmadan mırıldandık. Biraz düşündükten sonra ise daha yüksek bir sesle "Ya adamın derdi cehennemin olup olmaması değil, adamın derdi dünyanın kötü olması!" dedik. Ve yine bir de baktık ki, bizler de dünyanın kötü olduğunu haykırmaya başladık. Bu sefer de dünyanın kötü olmasına sebep olanları aklımızdan geçirmeye başladık. E tabi sülalelerini yine unutmadık ne yazık ki(!)
Gel zaman git zaman, düşüncelerimiz biraz daha derinleşti. Artık aklın yanına ahlâklı ve erdemli yaşamayı da ekledik. Ve böylelikle artık kimsenin sülalesini dilimize dolayıp elalemin soy ağacına tırmanmadık(!) Daha da güzeli, inancımıza ve dünya görüşümüze ters gelen söylemleri tam anlamadan onları cehenneme gönderme hadsizliğini bırakıp, onların karşısına aklı ve bilgiyi kullanarak çıktık. Aklı ve bilgiyi sağlam bir inanışla taçlandırdıktan sonra ise dünyanın daha güzel olması için üzerimize düşen neyse onu yaptık. Zaten yaşamda bunları yaptıktan sonra Umberto Ecoların neler söylediği hiç ama hiç umurumuzda olmadı. Çünkü çok daha güzel sözler söyleyen nesillerimiz ortaya çıkmış oldu. Ve çünkü dünyanın en büyük söz ustalarının bu cânım topraklardan çıktığını öğrenmiş olduk.
Bu temsili hikâyede ne demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir!!!
Kalın sefa ile...
Ugurbozkurt 3 Yıl Önce
Bu kadar uzatmaya gerek yok imtihan dünyası günlük sabır sinav