Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Bazen sabretmek hatta çoğu zaman sabretmek bir erdemdir. Zira Allah (C.C) ayeti kerimesinden “Allah sabredenlerle beraberdir” der.
Bu coğrafyanın bize kattığı en büyük erdem de sabretmeyi öğrenmek oldu. Malum Corona virüsle beraber hepimizin hayatları, alışkanlıkları değişti. Çoğuna bahane bile oldu. Koca koca adamlar virüsü bahane edip yine mazlumun belini büktü. Çalışanlara kısa çalışma ödeneği ile savuşturma politikası uygulandı. İnsanların çalıştıkları yerler değiştirildi. Bir de yapılan işlerin kontrol mekanizması olsa aslında problem olmayacak ama, mühür kimdeyse Süleyman o.
Özel sektörde durum böyle iken kamu kurum kuruluşlarında da farklı bir şey yok. Hele ki siyasetin ayyuka çıktığı Belediyelerde. Ağrı Belediyesi de hak yemekte geri durmayan ve yaptıklarını da şiddetle savunan, yanlış da olsa bizim yanlışımıza sıkı sıkıya sarılan enteresan bir bencillik sergiliyor.
Ağrı Belediyesi bir Anonim şirket olsaydı yönetim kurulu başkanı Savcı Sayan ve Ceo'su da Ahmet Tunç olurdu. Bu süreçte işçilerinin haklarını yemek için kendileri bir sendika kurar tüm çalışanları bu sendikaya geçmeye mecbur kılar. Aba altından sopa göstererek diledikleri gibi at koşturmaya olanak sağlarlardı. Başka bir sendikada kalmakta ısrar eden personele ya da bu sendikada haklarının doğru düzgün savunulmayacağını düşünüp başka bir sendikaya geçen insanlara mobing uygulayıp görev yerlerini değiştirebilirdi.
Bir bayan personeli alıp mesela Küpkıran dağında Mezarlıklar Dairesinde olmayan büroya büro personeli olarak, İnsan Kaynakları ile hiç bir ilgisi olmayan başka bir yetkilinin imzası ile gönderebilirdiler. Evet sırf sendika değiştirdikleri için %40 engelli bir başka personeli yine başka bir dağ başına hayvan barınaklarında bekçi olarak atayabilirlerdi. Görevlendirme yazılarına da mesela gündemin popüler bahanesi covid-19’u ekledik mi kimsenin sesi çıkmaz diye düşünebilirlerdi.
Ağrı Belediyesi bir Belediye değil de Anonim şirket olsaydı Ahmet Tunç, Savcı Sayandan aldığı yetki ile dilediği gibi at koşturur. Şirkette sert adam rolüne bürünüp herkesin kendisinden çekinmesini sağlayıp, despotça hatta faşistçe kararlara imza atıp. Sayın Sayan'ın istediği mum gibi personel ile şirket geleceğini kurtarmış olurdu. Zira şirketlerde despot, insanlara yukarıdan bakan, dediğim dedik ama aslında vasıfsız yöneticiler patronları tarafından çok sevilir.
Ama Allah yüzümüze baktı da Ağrı Belediyesi bir anonim şirket değil. Ve Ahmet Tunç beyefendi de öyle kafasına buyruk herkesin yerini değiştirmiyor. İnsanları zorla, baskıyla keyfe keder uygulamalarla bezdirmiyor. Patron Savcı Sayan'a güzel görünmek için insanların burnundan getirmiyor.
Gerçekten getirmiyor değil mi?
O kadar tereyağdan kıl çekmişsin ki kardeşim. Ben Ahmet Tunç olsam arkama bakmadan defolup giderdim.