Şimdi iktidar partisinin ilk sıra adaylığını verseler sana, nasıl olsa kazanacağım rehavetine kapılıp burnunun ucuyla bakmaya çalışırsın oyuna talip olduğun insanlara.
En iyi ihtimalle köprüyü geçene kadar sokakta tokalaşır selam verirsin.
Anakaraya kapak atınca ne sen bizi tanırsın ne biz seni...
En iyi ihtimalle bir kaç açılışa katılır kasına kasına kurdele keser “partimizin bir hizmeti daha” der.
Zihnimizle dalga geçersin.
Ankara’da ki odanda ziyarete gelsek, kim olduğumuzu sordurur bir rant, çıkarın var mı onu düşünür ona göre kabul edersin.
Hemşerilerinin çözülmesi gereken bir işi olsa telefonuna ulaşmak için bilmem kaç kişiyi aracı eder, sonra da “ o iş bende” cevabını alır, Milletvekilliğin düşene kadar bekletirsin.
Sonra da yüz yüze gelirsek çok uğraştım diye bir de bizi kendine borçlu kılarsın.
En iyi ihtimalle sandığa kadar sırtımızı sıvazlar sonra sırtımıza çıkarsın ki kambur olduk hala senden öncekileri taşıyoruz.
Bize radikal çözümlerle gel.
Meselenizin memleket olduğuna inanalım ne olur.
Bu kez birine sonsuz güvende hissederek gidelim sandığa.
Ve bu kez de olmayacak ama başka da kime oy vereyim düşüncesi olmadan, bize emanet edilen o oyu seve seve isteyerek kullanma rahatlığını yaşatın.
Aday adayları arasında ismi benim için öne çıkan çok değerli isimler var.
Ve elbette o isimlerin olmasından yana kalbim, zira memleket için iyi işler yapacaklarından eminim.
Genel merkezde aylar öncesinden belirlenmediyse isimler güzel şeyler de olabilir.
Ve memleket için o zaman elini taşın altına koyabilir herkes. Kim bilir bel ki en azında bu sefer iyi şeyler olabilir...
Bekleyip göreceğiz ama önce vaatleri bir dinleyelim adaylar bir netleşsin sonra yine konuşacağız...