AKP’li Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan basın mensupları ile bir araya geldiği canlı yayında hizmetlerine Milletvekili ve İl teşkilatının engel olduğunu ima etti.
Sayan yaptığı açıklamalarda 18 yıllık AKP iktidarında ki tüm yetkili isimlerin hizmet etmek yerine siyasi hesaplarla uğraştığını söyledi
TV04NET te Gürkan Güneş'in moderatörlüğünde gerçekleşen ve 3 saat 15 dakika süren programın ilgili bölümümde Başkan Sayan yamalı bohça olduklarını ifade ederek şunları ifade etti ;
Ben gerçekten klasik belediyecilik anlayışı içerisinde hareket etmiyorum, bir dahaki sefere ben bu vatandaşlara hiçbir kırgınlığım olmasın beni seçsinler mantığında değilim.Ben Ağrı’yı değiştirmek istiyorum bakınız biz 1927 yılından beri belediyeyiz dolayısıyla geçmişe dönüp bakıldığında nelerin yapıldığını nelerin yapılmadığını görüyoruz. Bakın birkaç örnek vereyim ; Ak parti iktidarları döneminde 18 yıldır bütün illerde birinci nesil binalar,yeni binalar hatta onlar eskidi ikinci defa yapılıyor. Örneğin bir yerde adliye binası yapıldı dar geldi ikinci adliye binası yapılıyor 18-19 yıldır iktidarda bulunan Ak Partinin bu döneminde Ağrı’da hükümet konağı yapılmamış, adliye yapılmamış, emniyet müdürlüğü yapılmamış ,belediye binası yapılmamış, defterdarlık yapılmamış diyanet için müftülük binası yapılmamış daha da çok sayılabilir. Peki bir şehrin ana binaları nelerdir?Defterdarlıktır,adliyedir,belediyedir,valiliktir. Bunların hiçbiri yok.Peki niye yok?Niye yapılmadı?Ben gelip şurayı asfaltlayayım da vatandaş şurayı süslü püslü görsün ben şurayı boyatayım da vatandaş süslü püslü görsün hükümet caddesinin taşlarını değiştireyimde vatandaş beni alkışlasın mantığıyla hareket ederseniz siz bu ile kalıcı bir şey bırakmazsınız. Ben bu ile kalıcı bir şey bırakmak istiyorum ben geçmişi kötüleyerek bir yere varacağımıza inanmıyorum. Şu vali böyle yaptı şu belediye başkanı böyle yaptı demek ,bunlar acizliktir. Önemli olan benim ne yapacağım, ben ne yapmayı düşünüyorum ben bu şehir için ne düşünüyorum. Benim için bunlar önemli. Örneğin ben 17-18 tane park yaptım hiç açılışlarını yapmadım. Ben hünerler çarşısı diye bir çarşı yaptım iddia ediyorum Türkiye de belki sanat çarşısı anlamında en güzel çarşılardan biridir. Nevzat Güngör caddesini trafiğe kapattım yeniden dizayn ettim hiç açılış yapmadım. Şehir ışıklandırmasını yaptım hiç açılış yapmadım. Ben taksi durakları yapıyorum hiç açılış yapmadım. Ben 20 Milyon değerinde ve belediyeden bir kuruş çıkmadı yüzde7.5 kazandığından da belediye ye veren 10400 hanenin elektriğini üreten çöpün üzerine bir tesis kurduk biz hiç açılışını yapmadık. Diyeceksinizki niye? Bunlar basit geliyor. Bunlar yapılabilir şeyler. Şimdi asfaltı yapacağım bozulacak benden sonraki arkadaş yeniden yapacak. Bunlar normal günlük rutin işlerimiz arasında olan belediyenin fen işlerini ilgilendiren belediyenin rutin hizmetleridir. Ama ben Savcı Sayan olarak büyük projelerle uğraşmak zorundayım.Ben bu ile bir şeyler kazandırmak zorundayım. Eser kazandırmak zorundayım. Ben şu yolu asfaltlamışım görevimdir yapmak zorundayım. Ama o bana bir katkı sağlamayacak. Ağrı’ya da bir katkı sağlamayacak. Sadece günübirlik bir moral motivasyon eve giderken daha rahat ulaşabileceğim elbette yapacağız ama bunlar önceliğimiz olmamalı. Bizim önceliğimiz büyük olmak. Bu önceliği bu güne kadar hep küçük şeylerle geçiştirdiğimiz için…Bakın Ağrı dağı nerde? Bizde Nuhun gemisi söylentileri nerde?Bizde,Tarihi turistik yerler bizde,meteor çukuru bizde, buz mağarası bizde, Ahmedi Hani bizde ,İshak Paşa sarayı bizde, Türkiye’nin en büyük kapılarından biri olan Gürbulak sınır kapısı bizde, Diyadin Kanyonu bizde, Diyadin’deki termal sıcak sular bizde, altın rezervleri bizde, ovalar bizde, murat nehri bizde, çayır-çimen mera bizde. Peki buna rağmen 600 bin nüfuslu bir şehir nasıl oluyor da biz Türkiye gelir sırlamasında 81. Sıradayız. Biz nasıl oluyor da en büyük tarlası 2 dönüm olan Siirt’in altında kalıyoruz. Iğdır’ın altında kalıyoruz.20 bin nüfuslu Fırat Mahallesi kadar nüfusu olan Aradahan’ın altında kalıyoruz. Şırnak’ın, Bitlisin, Muş’un altında kalıyoruz. Gümüşhane’nin altında kalıyoruz, Bayburt’un altında kalıyoruz. Bu nasıl oluyor? Çünkü biz hep iki noktada hareket etmişiz. Birincisi küçük hesapların peşindeyiz. Birbirimizin peşindeyiz karşı rakibin başarısı üzerine kendimizi ayarlamışız. İkincisi siyaseten birlik ve beraberlik içinde olmayışımız. Hep yamalı bohça olmuşuz. Yamalı bohçanın Ankara’da bir değeri yoktur. Yanlış anlamayın kim olursa olsun Ankara’ya gittiğinizde bir yatırım istediğinizde milletvekiliniz belediye başkanınız ilçe başkanlarınız il başkanlarınız gençlik kolları başkanınız kadın kolları başkanınız hele bir de iktidar partisiyseniz. Hatta muhalefet partileri liderleri, siz birlikte hareket etmezseniz birçok kişiye bahane buluruz. Adam sizin ilinize hizmet getirmek istemez ,der ki sen böyle istiyorsun vekil böyle istiyor. Sen şöyle istiyorsun il başkanı böyle istiyor. Nihayetinde canlı örneğini yaşıyorum. İki yıldır , askeriyeden kimse yer alamazdı. Ben seçimde verdiğim vaatten dolayı herhalde seçimden bir ay sonra hem ordu evindeki ara yolu açmak için askeriyeden yol aldım hem de 80 dönümlük başka bir yer aldım Doğubayazıt yolu üzerinde. Bakanlığa gittim hem adliye sarayının hem de emniyetin binasının yapım işinin parasını pulunu her şeyini ayarladım. Çünkü ben adliyenin olduğu yeri kent meydanı yapmak istiyorum. Ben mesela Öğretmen evini,Kız Meslek Lisesini,Adliyeyi,Tügva’yı hatta müsaade ederlerse askerlik şubesini ve oradaki komutanın konutunu 33 dönümü orada yıkıp altına şehrin otogarını yani minibüslerimiz var son gidiş ilk çıkış son gelecek orda duracak ilk de oradan çıkacak mahallelere dağılırken. santral gibi. Altını öyle üstüne de tamamen bir meydan bir İshak Paşa modeli bir de Ağrı dağı modeli minyatür şeklinde. Etrafında yürüyüş yolları yapmak istiyorum.
Güncelleme Tarihi: 25 Nisan 2021, 01:18
Konuşmaya gelince ne güzel konuşyorsun