Üstü açık kamelyalarıyla, sırasında beklediğimiz salıncak ve kaydıraklarıyla, büyümesini umut ettiğimiz ağaçlarıyla, 5 liraya çıkmamasını dilediğimiz seyyar çaylarıyla, boş olmasını kolladığımız banklarıyla, deniz havası gibi içimize çektiğimiz nehir kokusuyla…
Orası ismiyle birebir müsemma Millet Bahçesi.
Her birim karesinden maksimum şekilde istifade ettiğimiz tek nefes alınan yer.
Sırtımıza attığımız kilimi serebilecek bir yer bulma umuduyla yollara düştüğümüz akşam saatlerimizin biricik uğrağıdır Millet Bahçesi.
Mazallah zelzele esnasında toplanma merkezidir aynı zamanda.
Fakat zelzeleye ne hacet? Birkaç ay nefes aldığımız coğrafyamızda sanki her gün zelzele olmuş gibi toplandığımız bir yerdir Millet Bahçesi.
Bunlarla sınırlı değil ama Millet Bahçesi'nin hikmetleri!
En uzun voltamızın başladığı yer; en afili fotoğraflarımızı ardı ardına çekerek paylaştığımız ve cümle cihanı bu fotoğraflarla bezdirdiğimiz mekân.
Arayıp da ulaşamadığımız birini "Olsa olsa millet bahçesinde çekirdek çıtlıyordur" dediğimiz yegâne varış noktamız.
Bitti mi?
Elbette bitmedi.
Aylardır görmediğimiz ve görmeyi de pek ummadığımız birileriyle karşılaşma ihtimalinin yüzde 99 olduğu zaruri yürüyüş yolumuz...
Dünya siyasetini ve memleket ekonomisini termos çay eşliğinde masaya değil de çimlere yatırdığımız stratejik alanımız…
İki adımlık yolu arabamızla gelip daha sonra oturup akaryakıt fiyatlarından yakındığımız münhasır ekonomik bölgemiz…
Ve en sonunda da yiyip içtiğimizi çoğunlukla kaldırmadığımız en müstesna sahamızdır Millet Bahçesi.
Kalın sefa ile...
Bizimde ulaşamadığımız o çevredeki az bir insana fayda sağlayan nehir kenarındaki park