Yine çok duyar olduk intihar havadislerini. Ve bu yüzden bugünkü yazıyı intihar konusuna ayırmak istedim.
Bilirsiniz konu intiharlar olunca herkesin bir yorumu vardır. Hele ki alanında "çooook uzman" bazı kişiler vardır ki onlar bu işin piridir(!) İşte ne derler mesela: "sosyo-ekonomik sebeplerden ya da ailevi nedenlerden mütevellit duygusal boşluklar…" falan filan diye yığınla laf ederler. E birkaç filozofun ya da psikanalistin sözlerini de ekleyerek sözüm ona muhteşem özetler yaparlar(!) Bunların yanlış olduğunu söylemiyorum; cüretimi mazur görün ama bu yorumlar beni pek tatmin etmemiştir. Çünkü intihar düşüncesini insanın en gizemli alanı olarak görmüşümdür hep. Dolayısıyla bir insanın biyolojik varlığını sona erdirme kararı alması kolayca ifade edilecek bir şey olarak gelmemiştir bana. Uzun süre bunu araştırıp düşündükten sonra bir intiharın sebebini ancak insanın kendi "öz varlığını" kaybetmesiyle ifade edilebileceğine karar kıldım. Bu özvarlık dediğim şeyi insanın sırlarının, umutlarının, sevgilerinin, saygınlığının ve hatta onurunun olduğu gizli bir kasa olarak düşünün. İşte intihara giden yol tam da burada başlar! Bizler gizli bir kasa olarak nitelediğim bu özvarlığımıza kendimiz dâhil kimselerin dokunmasını istemeyiz. Fakat gözümüzden bile sakındığımız bu yegâne hazinemize bazen kendi arzularımız veya tatminsizliklerimizden dolayı, bazen de yaşam zorlukları gibi irademiz dışındaki sebeplerden ötürü dokunulur ve hatta açılıp içindekiler sağa sola atılır. Ve o andan itibaren o özvarlığımızı yitirmiş oluruz. Dolayısıyla o değerli kasanın olduğu ev yani bedenimiz bizim için zerre anlam ifade etmez artık. Böylece varlığını yitirdiğini düşünen kişi o değerli kasanın evi olan vücudunu muhafaza etme veya koruma ihtiyacı hissetmez. Değersiz bir et parçası olarak gördüğü bedenini tamamen ortadan kaldırmak ister.
Bazı İntihar Belirtileri
Yeri gelmişken intihar edecek insanlardaki bazı özellikleri de ifade etmek istiyorum. İntihar edecek insanda duyumsama gitgide azaldığı için çevreye ve yaşananlara karşı çok duyarlı değildir. Fakat bazen de tam tersine aşırı bir duyarlılık içine girer. Mesela çok soğuk bir havada gereğinden fazla duracak kadar duyarsızken, ufacık bir yağmur tanesinin yüzüne vurmasını bile abartılı olarak yaşayabilir. Ayrıca sevdiği insanlara karşı da benzer bir tavır içerisine girer. Bazen onlara tamamen ilgisizken, bazen de abartılı bir ilgi duyabilir. Yani bir dakika içinde sevdiği insanın yüzüne bakmazken, aniden gelip sıkı sıkıya sarılabilir. Tuhaf olan ise bunları çok kısa aralıklarla yaşamasıdır. Bir diğer durum ise intihar fikri olan kişinin çok savruk konuşmalar yapmasıdır. Herhangi bir konu üzerine konuşulurken tamamen alâkasız cümleler kurabilir. Ve bu sözleri göz teması kurmadan eder genelde. Diğer yandan, ifadelerini doğrudan değil de dolaylı olarak yapar. Öyle ki, çoğu zaman ne demek istediğini anlayamayız ve önemsemeyerek ya da geçiştirerek karşılık veririz. Gerçekte ise o kişi yapmak istediği şeylerin planını anlatıyordur bizlere. Ve daha da önemlisi o savruk konuşmalar ya da yersiz eylemler tamamen kesilip bir suskunluğa girildiğinde ise sonun başlangıcıdır artık. İşin özü şu ki, hiç kimse sessiz sakin öldürmez kendisini. Oysaki görmeyen gözlere ve duymayan kulaklara bas bas bağırırlar dertlerini.
Etrafımızdaki insanlarda bunlar gibi olağanın dışında bir tutum görüyorsak onları boş geçmeyelim lütfen. Sürekli temas halinde olalım. Ve daha da mühimi, dertleri her ne ise elimizden geleni yapalım. Çünkü çoğu zaman onlar hayatlarını bizlerin avuçlarının içine koymuşturlar ama bizler o hayatları farketmeden ufalayarak yok ederiz.
Bir sözüm de intiharı düşünenlere: Eminim ki o ipi boynunuza geçirdikten sonra ya da kendinizi boşluğa bıraktıktan sonra kurtulmak için çok çabalayacaksınız. O an yaşam boyu düşünmediğiniz kadar düşünce ve pişmanlık geçecek aklınızdan. Ve daha da kötüsü, ne kadar kendinizi haklı hissetseniz de, ya unutulacaksınız ya da suçlanacaksınız. Sizleri o noktalara getirenler ise bir şekilde işin içinden sıyrılacaktır. Unutmayın ki, yaşamak sadece yüreğimiz kadar değil; etimiz kadar, kemiğimiz kadar direnebilmektir!!!
Kalın sefa ile sevgili canlar...
Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2022, 14:53
Hayat tad vermiyor