Sokağa çıkma yasağının henüz Ağrıya bulaşmadığı hatta sahil kentlerinde turistlerin bırakacağı dövizin yüksek sesle dillendirildiği zamanlardı ,seyahat serbestisi başlamış salgın büyük şehirlerden Anadolu’ya elini kolunu sallaya sallaya gelmişti.
Dönemin Valisi inanmadığı Corona Virüs çiçeği burnunda vali ve sağlık müdürüne patlamış salgının önü alınamaz bir hal almıştı.
O zamanlar duyuyor ama resmi açıklamalar dışında kalem oynatmıyorduk zira devletin tepe noktası sayı veremiyor civarında geçiştirmeleri ile Bakanlıktan açıklananlar dışında tek kelam edemiyordu. Allah’tan bilime inanan bir vali ile muhatap kılındık ta kısmen de olsa arındık sorundan sıkıntıdan .
Aslında hikayesi farklıdır bu işin, ilk corona vakası görüldüğünde aramıştı beni …. İsimli sağlık çalışanı.
‘’Reis Corona geldi’’ demişti sadece ,şaşkınlık uzaylı görme mertebesindeydi, onlarda meraktaydı..
Sonra acilin karantinaya alınmasını haber yapmıştım ki bana her türlü haberin geleceğini bile bile soruşturma açtılar acil çalışanlarına utanmadan ,umarım bugün varlıklarını borcu oldukları sağlık çalışanı arkadaşlarımızdan özür mahiyetinde en azından soruşturmayı kapatmışlardır Bay Koltuklar. Ama sanmam
Aslolan ne insan hayatı nede corona salgınıdır nihayetin de aslolan koltuklardır ya.
Aslında sizde bilirsiniz en az benim kadar bunu.
İlk vaka ile birlikte zorlu mesaileri başlamıştı vakalar 2 haneli sayılara ulaştığında ne maske vardı nede mesafe Ağrı da ,sonra ölümler geldi birer ikişer başka bir nedeni raporuna iliştirdikleri tabutlar defnettik toprağa.
Yine arayan onlardı ‘’abi durum iyi değil lütfen durumu taşıyın sütunlarınıza’’ ve sonrasında herkesin sağıra yattığı 3 haneli -4 haneli rakamlara doğru tırmandı Corona .
Mahalle mahalle elimizdeydi veriler artık Filyasyon ekibi girmişti devreye.
Vali durumu ciddiye almış ,bu kez talihsiz bir şekilde bu mücadelenin başkahramanlarından olduğu sonradan anlaşılan İl Sağlık Müdürü de yakalanmıştı hastalığa.
Artık çalan telefonların ucunda ‘’durumu paylaşın’’ diyen sağlıkçılar değil onlara ulaşamayan Ağrılılar vardı gün ortasında ,gece yarısında .
İmkanlar yetersiz, araçlar eksik ,personel yorgundu.
3er, 5 er beyaz önlüklülerin kötü haberleri gelmeye başlamıştı.
Köşe bucak kaçtığımız hastalığımızı sarıp sarmalayan ölmeyelim ,itmeyelim diye kendi canını hiçe sayanların dönem hikayesi başlamıştı.
Sevdiklerinden kaçan doktor
,evladını göremeyen hemşire ,evine gidemeyen güvenlikçi,bayramda el öpemeyen teknisyen ,sağlık ordusu top yekün savunmaya geçmişti.
Kayıtlı olmayan her numara felaketin habercisiydi artık telefonumda.
Siz ‘’tedaviye ulaşamıyorum’u ’’ kaynatırken , sağlık çalışanları vakaya yetişemiyordu .
Şu sokakta gördüğünüz tepe lambası açık sireni suskun her ambulans vaka taşıyordu aralıksız.
Her telefonun ardından saat farkı gözetmeksizin aradık nezaketinden ödün vermeyen, hiç şikayet etmeden derdimizi dinleyen en yakından en uzağa adını hatırlamadığımız bir çok hastaya yetiştirmeye çalıştı hizmeti İl Müdürümüz.
‘’Araç yetersiz Taner Bey ,dedi. Personel eksik.
Onu da yazdık borçtu boynumuza Vali VAROL anında müdahil oldu olaya yettiğince araç gerektiğince yetki ile donatmak için sağlık ordumuzu.
Biz ulak vazifesini icra ettik ,onlar melekleştiler.
Anneleri ,eşleri ,çocukları yollarını gözledi.
Şimdi biraz rahatız ama bu salgın yakamızı kolay kolay bırakmayacak gibi.
Onlar sevdiklerine hasret bir dönemim kapısında bekliyorlar yeniden. Onun için en az maske ,mesafe kadar önemli onlara bir küçük tebessümle sunacağımız şükran belirtileri.
Ağrı da başarı ile sürdürülen salgın mücadelesinde insan üstü bir gayretle emeği geçen Doktoru ,Ebesi ,Hemşiresi ,Şoförü ,Temizlikçisi filyasyonun sayamadığımız her kademesi biliyorum geciktik affedin , lütfen şükran ve minnetlerimizi kabul edin.