Bu yazıda şu davul zurnayla gittiğimiz yardım faaliyetlerini anlatasım tuttu. Neden mi bahsediyorum? Hani şu "Bak nasıl yardım yapıyoruz yoksullara; iyi insanlar olduğumuzu herkes görsün!!!" dediğimiz yardımlar var ya, işte onlardan bahsetmek istiyorum. Hani yanımıza olabildiğince insan alarak en acıklı pozları verdiğimiz yardımlar… Gözlerimizi süzerek, yüzümüze de hafif bir tevazu serpiştirdiğimiz o boy boy fotoğrafların olduğu o çakma yardım faaliyetleri…!
Davul zurnayla gittiğimiz o evlerde yoksul aşı pişirdiğimizi cümle âleme duyururuz ya; şimdi o evlerin bazılarında pişen YOKSUL AŞI nasıldır onu anlatayım da belki davul zurnayı evde bırakıp gizlice yardım etme büyüklüğünü gösteririz!!!
Öncelikle derin ve geniş bir yoksulluğu bir tencereye benzetelim. Bu tencerenin yani yoksulluğun içini ağzına kadar gözyaşıyla doldururuz. Doldurduğumuz bu gözyaşının içine ise bir tutam çocuksu umut, bir miktar anne kederi, epeyce de en yufkasından bir baba yüreğini de ekleriz. Sonra bunu iyice pişmesi için kızgın bir yaşam ateşinin üzerine koymalıyız. Yaşam ateşi tenceremizi kaynattıktan sonra içindekilerin daha fazla eriyip tükenmesi için ateşi kapatmamalıyız! Kısık ateşte pişen yoksul aşının üzerine biraz amansız bir hastalık, biraz aile içi şiddet ve çok az da dondurucu soğuk ekleriz. Akabinde ateşi asla kısmayız. Yaşam iyice yakar bu aşı! En sonunda da kocaman bir sürahi düş kırıklığını ekleriz. Ve böylece yoksul aşı hazırdır. Tabi eğer geride hastalıktan ölmemiş bir çocuk, intihar etmemiş bir baba ve öldürülmemiş bir anne kaldıysa afiyetle yerler bu aşı!!!
Şimdi hâlâ o insanları hem yoksulluğa teslim edip hem de davul zurnayla ifşa etmeye devam edecek miyiz?
Kalın vicdanınızla...
Barış bey sen çok yaşa yazılarını sabırsızlıkla takip ediyorum ve tebrik ediyorum ne yazıkki ülkemiz bu hale geldi kim getirdiyse ALLAH a havale edelim başkada bir şey demiyelim çünkü en yüksek makama havale ettik ettikte toplum olarak bizlerin hiçmi kusuru yok bence var çünkü destek olduk gördüğümüzü görmeden geldik duyduğumuzu duymadan geldik hep sessiz kaldık eleştirmedik sorgulamadık bana değmeyen yılan kırk yıl yaşasın dedik sonuç yozlaşmış gösteriş meraklısı bir toplum olduk bunu cenaze taziyelerinde düğünlerde yardım yapılan yerlerde görüyoruz nerdeyse bütün medyayı çağıracağız eyy ahali bakın biz nasıl birisiyiz taziyelerdeyiz düğünlerdeyiz yardımlardayız oysa sağ elin verdiğini sol el gitmemeliydi ama şak şakcılık benliğimize yerleşmiş bir kere ne yaparsın ALLAH sonumuzu hayr eylesin başka yazılarını sabırsızlıkla beklerim.Ne olur kendine iyi bak memleketin senin gibi duyarlı insana ihtiyacı var.