DELİ SONE ...
Ağrı'nın Sıtkıye mahallesi (sonradan Gazi ve Bitlis mah. oldu.) her günkü görünümün de, kerpiç damlı evlerin ara yerlerin de kadınlar hasır serip üstüne oturmuş sohbet ediyor. Kimisi işiyle meşgul, kimisi elişi yapıyor, kimileri de yün örgü işi yapıyor. Bizim mahallenin insanlarının birbirlerine yakınlığı, hoş sohbetliği, hal hatır sormaları, birbirlerinin evlerine gezmeye gitmeleri, çay ve kahve ikram etmeleri, fakir fukaraya yardımcı olmaları, yani komşuluğun çok güzel olduğu bir dönemdi o yıllar. Tv, cep telefonu yoktu o zamanlar, gezmeye gidilen evlerde sohbetin tadına doyum olmazdı. O devir de insanlık vardı her şey vardı.
İşte böyle bir mahalle de
Sone'nin de yaşadığı, Bitlis mahallesi de aynıydı. Sone'nin babası Boncukcu Ahmet emminin evi, kerpiçten yapılma olup, iki göz oda ile bir sofada anne babası, Sone ve kardeşleri yaşamaktaydı. Ev diğer evler gibi sade ve orta halli, Sone de foto Celal'in kızkardeşi, diğer kardeşler normal olduğu halde, Sone beyinden engelli olarak doğmuştu. Sone'nin yaşı ilerledikçe ortaya çıkan deliliğinden, ilk başlarda üzülen anne babası sonradan Sone'nin durumunu kabullenir. Sone büyüdükçe biraz delişmen olur, Ağrı'nın mahallelerini gezer kim var kim yok herkesin yanına gider. Böylece herkes deli olduğunu öğrenir. Mahallenin haylazları Sone geldiği zaman ya taş atar ya da alay edip kızdırırlardı. Bazen de büyükler çocuklara bağırırdı rahatsız etmeyin diye.
Gel zaman git zaman Sone de diğer kızlar gibi gelişip genç bir kız olur. Aklını birine takar lakin kimi görse aşık olur ama belli etmez. Mahallenin kızları bizim sevgilimiz var senin yokmu diye dalga geçerler. Ortada bir şey olmadığı için Sone hep suskun olur ve üzülür, kimseye de bişe diyemez.
Mahalleyi dolaşır kendine uygun birini bulmak ister. Bir gün çarşıya dolaşmaya çıkar. Yolda giderken mi yoksa işyerine mi gittiğinden dolayımı Sabahattin Acarbay'ı görür ve ona aşık olur. Ertesi gün mahalleye gelir kızlara der ki benim de sevgilim var. Onlarda kim derler, Sone de size demem hem zengin hem de yakışıklı biri, ben ona aşık oldum, onu seviyorum der. Kızlar kim olduğunu ısrarla sorarlar. Sone de sonunda Sabahattin Acarbay der demez hemen dalga geçerler. O adam seni alırmı almaz sen boş yere hayal kuruyorsun diyerek moralını bozarlar. Sone ağlamaklı olur, kızlar teselli ederler. Böylece Sone yüzünden Sabahattin Acarbay ismi dillere düşer. Sone de söyleye söyleye Sabahattin Acarbay'ın ismini dilinden düşürmez. Soranlara o benim
nişanlım derdi. Sahte altınlarla hava atan Sone Ağrı'mızın deli Sone ablasıydı.
Sone'nin bir bacısı vardı. Kayseri'li biri Ağrı'ya gelir. Sone'nin ailesi Kayseri'liye Sone'nin bacısını gösterir. Kayseri'li kızı görüp beğenir. Kızı babasından ister verirler. Düğün dernek kurulur. Her şey güzel geçer, ayrılık vakti geldiğin de Sone'nin babası boncukcu Ahmet emmi Sone'nin bacısının yerine, Sone'ye gelinlik giydirip Sone'yi kayseri'ye gönderir, kayseri'lide gelinin yüzüne bakmamış kayseri'ye vardıklarında gelinin yüzünü açmış birde ne görsün bu gelin gösterdikleri kız değil diye adamın tepesi atmış sinirlenmiş hemen oradan ilk otobüsle Sone'yi Ağrı'ya göndermişler. Bu durum Sone'nin sinirlenmesine sebep olmuş. Sone mahallenin sokaklarında gezip babasına beddua eder, türkü söylermiş, evin yıkıla boncukcu Ahmet beni niye kayseri'ye gönderdin bacımı gösterdin beni verdin ocağın sönsün ben Sebodan başkasına varmam der dururdu.(Sebo rahmetli Sabahattin Acarbay'dı ve Sone ona aşıktı)
Sone herkese aşıktı kimi görse nişanlım derdi, bir gün dediler Sone'yi annesi kocaya verdi, koştuk gittik bir fayton içinde Sone haydi dedi. Hepiniz bağırın Sone gelin gidiyor. Orada bulunanlar hep bir ağızdan bağırdılar Sone gelin gidiyor diye, Sone gitti. Bir hafta sonra geri geldi yok dedi onu beğenmedim.
Ben 13-14 yaşında iken eskici Kasım Aydın emmi vardı meydanda ayakkabı tamir dükkanı işletiyordu onun oğlu Ebdil (Abdulbari Aydın) diyorlardı.Turşu yapılacağı için analarımız çuval için de bize buğday verdiler. Bizlere Küpkırandan gıra alıp gelin dediler. Ben de Ebdil'le birlikte aşağı küpkıran da lazların bostanı olduğu için gidip oradan gıra aldık yanımızda getirdiğimiz çuvala doldurup eve doğru gelirken, Deli Sone de karşıdan geliyordu yolumuzu kesti nedir o çuvallarda taşıdığınız bizde gıra dedik bana verin dedi ben dırşı yapcam dırşı, ben dedim anamgil istediği için veremem ama Ebdil ben sana parayla satarım dedi oda kabul etti aldı götürdü giderken mahallenin çocukları peşine takıldı oradan geçmekte olan tanımadığımız bir adam çocukları kovaladı böylece Sone de yoluna gitti.
Sone her gün mahalleyi geziyordu. Biz mahallenin çocukları bilya oynuyorduk. Yanımıza geldi dedi verin bende oynayayım. Biz de dedik bu kız işi değil erkekler oynar, sen git şu karşıda oturan kadınların yanına, birden Ebdil Sone abla dedi sen kimi seviyorsun oda Seboşu seviyorum o benim nişanlım göz ağrım dedi bizler gülüştük. Peki dedik Seboşla ne zaman evleniyorsun, Sone de herif gelip daha istemedi, istesin de o zaman evlenirim.
Sone hoştu iyiydi güzeldi. Mahallenin neşesiydi. Kimseye zararı yoktu gittiği yerler de herkesle takılıyordu. Bütün Ağrı'yı gezer dururdu. Kimi görse aşık olur bu benim nişanlım derdi. Ağrı'nın gülüydü, süsüydü, alıngan biriydi. Bir sözden nem kaptığında üzülürdü fakat neşesi çabuk yerine gelirdi. Deli Sone işte böyle bir insandı. 2015 yılı Nisan ayında hastalandığı için hastaneye kaldırdılar. Ondan sonra vefat haberi geldi. ALLAH rahmet eylesin.
SONE'DEN SEBOŞ'A ...
Sevgi dolu yüreğimde biri var,
Özlem doluyum, ah gönlüm de kanar,
Seboş nişanlımdır beni de anar,
Nasibim olmadı ona ağlarım.
Otelin önünden geçtim bakmadı,
Yanınada gittim beni takmadı,
Bir kere olsun yüzüme bakmadı,
Öyle çok sevdim ki ona ağlarım.
DELİ SONE
SABAHATTİN ACARBAY
MERHUMLARA RAHMET OKUYUNUZ.
Adnan Kocaman
Güncelleme Tarihi: 14 Ocak 2021, 23:36
Güzel bir anıydı zevkle okudum Allah hepsine rahmet etsin kardeşim